(i) Meyersson Türk seçim sisteminde "geçersiz oy"un nasıl tanımlandığından habersiz görünüyor,
(ii) Önceki seçimlerle, özellikle 2009 yerel seçimleriyle karşılaştırma yapmaması büyük bir eksiklik,
(iii) Bu seçimde büyükşehirlerde sandık sayısının 3'ten 2'ye indirilmesinin geçersiz oyların artmasında doğrudan etkili olduğu gerçeğini dikkate almıyor, ve son olarak,
(iv) İstatistik analizin temel kuralı olan, ele alınan parametre dışındaki tüm parametrelerin rastgele olması şartı (Ekonomide ceteris paribus olarak anılan şart) ihlal ediyor.
Şimdi yukarıda sıraladığım konuları tek tek ele alayı.
(i) Türk seçim sisteminde "Geçersiz Oy" türleri
Daha önce çeşitli yazılarımda vurguladığım gibi, Meyersson'un yaptığı gibi bir analize girişmeden önce, Türkiye'de seçim sisteminde "geçersiz oy" nedir, YSK'nın "geçersiz oy" diye tanımladığı oylar nedir, araştırmak ve bilmek gerekiyor. Daha önce, "Sandık Sonuç Tutanağı Anlama Kılavuzu" başlıklı bir yazıda, bu tutanaklardaki bilgilerin nasıl oluşturulduğunu ve ne anlama geldiğini açıklamıştım:
http://iradeimilliye.blogspot.com.tr/2014/04/sandk-sonuc-tutanag-anlama-klavuzu.html
O yazıda da açıkladığım üzere, sandık sonuç tutanaklarının üst kısmında, "Geçersiz Oylar" başlıklı kutu içinde, (10)dan (14)e kadar numaralanmış 5 tür geçersiz oy olduğunu görüyoruz. Bu geçersiz oy türleri:
(10) Geçersiz Zarf sayısı. Altında Geçersizlik Sebebi diye bir izahat satırı var.
(11) İçinden hiç oy pusulası çıkmayan boş zarf sayısı.
(12) Zarfın içinden büyükşehir belediye başkanlığı için oy çıkmamış ise eksik oyların sayısı.
(13) Geçersiz sayılan oy pusulası sayısı.
(14) Hesaba katılmayan oy pusulası sayısı.
Bu noktada şunu vurgulamalıyım ki geçersiz oy kullanmak bir temel siyasi haktır. Geçersiz oyların bir kısmı, hataen, yanlışlıkla geçersiz duruma düşmüş oy iken, bir kısmı da seçmenin bilerek ve isteyerek geçersiz oy kullanması sonucu ortaya çıkıyor. Siz bir seçmene, "Neden geçersiz oy kullandın?" diye hesap soramazsınız. Bir seçmenin oyu, ister hataen ister bilerek, yukarıdaki beş kategorinin herhangi birisi altında geçersiz sayılabilir:
(1) Eğer oy pusulalarını koyduğunuz zarfın dışına bir işaret koyarsanız, bu zarf geçersiz sayılacak ve içindeki oy pusulaları geçerli olsa bile, zarf hiç açılmayacağı için o oy pusulaları da geçersiz olacaktır. Yukarıda (10) ile gösteriliyor.
(2) Eğer size verilen oy pusulalarını, hatıra olarak saklamak üzere alır veya bir şekilde imha ederseniz ve zarfı boş olarak veya içine başka kağıtlar koyarak sandığa atarwsanız, o zarf da geçersiz sayılacaktır. Yukarıda (11) ile gösteriliyor. (Eğer geçersiz oy kullanarak başta hükümeti protesto etmek gibi bir amacınız varsa, ve iktidardaki partinin bir şekilde yolsuzluk yaptığına inanıyorsanız, size verilen pusulaları oy olarak kullanmak yerine, yanınızda dışarı çıkarmak için şöyle bir nedeniniz olabilir. O pusulayı alır, bir köşesinden yakarsınız, sonra çektiğiniz fotoğrafı sosyal medyada paylaşarak, iktidardaki partinin seçimlerde hile yaptığını iddia edebilirsiniz.)
(3) Eğer sadece size verilen büyükşehir belediye başkanlığı oy pusulasını alır veya imha eder, ancak diğer iki pusulayı zarfa koyup sandığa atarsanız, sadece büyükşehir belediye başkanlığı seçimi için oyunuz geçersiz sayılacaktır. Diğer iki seçim için oyunuz hesaba katılacaktır. Yukarıda (12) ile gösteriliyor.
(4) Eğer "Evet" mührünü birden fazla adayın üstüne basarsanız, ya da pusulayı başka herhangi bir şekilde işaretlerseniz (mesela iktidar partisi adayının isminin altına "hırsız", başka bir adayın isminin altına "beceriksiz" yazarsanız) oyunuz geçersiz sayılacaktır. Yukarıda (13) ile gösteriliyor.
(5) Başka herhangi bir şekilde oy pusulanızın hesaba katılmaması ihtimali de var. Şu an bu ihtimaller nelerdir ezbere söyleyemiyorum, ama YSK genelgelerinde emini açıklanmıştır:)
Sonuç itibarıyla, geçersiz oyları hesaba katarken, yukarıdaki 5 farklı şekilde oyların geçersiz hale gelmesinin yanısıra, oyların bu 5 kategoriden birine girmesinin ardında yatan 3 farklı neden olduğunu belirlemeliyiz. Meyersson bu nedenlerin üstünde hiç durmuyor:
(a) Seçmenin bilerek ve isteyerek oyunu geçersiz hale getirmesi,
(b) Seçmenin hataen, istemeyerek oyunu geçersiz hale getirmesi (Bunun çeşitli örneklerine şahit oldum)
(c) Oyların Meyersson'un iddia ettiği gibi, bir seçim hilesinin parçası olarak geçersiz hale sokulması.
Şimdi, sandık bazında verilen geçersiz oy sayılarının içinde bu üç bileşenin hangi oranlarda yer aldığını bilmiyoruz. Meyersson da bilmiyor ve bilmek yönünde herhangi bir gayret de göstermiyor. O zaman, Meyersson'un analizinde elde ettiği sonuçlar bir anlam taşımayacaktır.
Yakup Özsoy, Meyersson'un blog yazısına yorum yapan bir kişi ve Konya ve Kayseri gibi Ak Parti'nin seçimi açık ara kazandığı yerlerde insanların muhtemelen "Bu oy geçerli mi değil mi?" diye çok fazla inceleme ihtiyacı duymadıklarını belirtiyor. Meyersson'un bulguları pekala bu şekilde açıklanabilir. Konya ve Kayseri'de Ak Parti'nin kazanacağı garanti olduğu için geçersiz oylara çok fazla dikkat edilmezken, Ankara, İstanbul gibi çekişmeli illerde, sayım sırasında karşılıklı rakipler oyların geçersiz sayılması için çok daha fazla gayret göstermiş olabilir. Yakup Özsoy'un bu yorumu, seçim bitip sandıklar kapandıktan sonra, sandıktan çıkan oylar üstünde yapılacak tartışmalarla ilgili. Ama bu konu bir de, daha sandıklar kapanmadan, insanların sandığa gidip oy kullanma istekleri üstünde de etkili olmuş olabilir. 2011'de Ak Parti'nin oyların nerdeyse %70'ini aldığı Konya'da yaşayan ve Ankara veya İstanbul'da yaşasa geçersiz oy kullanacak biri Konya'da da gidip geçersiz oy kullanır mı, yoksa sandık başına hiç gitmemeyi veya bir muhalefet partisine oy vermeyi mi tercih eder?
Öte yandan, Ankara, İstanbul ve İzmir'in Haziran 2013'te büyük Gezi protestolarına sahne olduğunu biliyoruz. Gezi eylemlerine katılanlar, mevcut siyasi tablodan memnuniyetsizliklerini pekala geçersiz oy kullanarak göstermiş olabilir. Evet Gezi eylemlerinin öncelikli hedefi, iktidar, Ak Parti ve Tayyip Erdoğan'dı, ama muhalefet partilerine de çok yakın durdukları söylenemez. Ankara'da, CHP milletvekili Aylin Nazlıaka, Gezi eylemlerinde ön saflarda yer almıştı ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığına aday da olmuştu. Elbette Gezi eylemcilerinin öncelikli tercihinin Ankara'da eski MHP'li Mansur Yavaş, İstanbul'da ise yolsuzluklarıyla meşhur olan Mustafa Sarıgül olduğu söylenemez. Dolayısıyla, bu üç büyük şehirde yaşayan pek çok Gezi eylemcisinin geçersiz oy kullandığını düşünmemiz, en azından bu ihtimali hesaba katmamız gerekir. Meyersson'un analizi bu noktaları da bütünüyle es geçiyor.
Diğer bir nokta, "Sandık Sonuç Tutanağı Anlama Kılavuzu" başlıklı yazımda da vurguladığım gibi, bazı sonuç tutanaklarına hatalı bir şekilde, yukarıda sözünü ettiğim (14) numaralı satıra kullanılmamış oy pusulalarını da yazılmış. Kullanılmamış bir oy pusulası, "oy" değildir. Oy vasfını kazanması için, bir seçmen tarafından kullanılması gerekir. Oysa geçersiz oy, kullanılmış bir oydur. Bazı sandık kurulları bu noktaya dikkat etmemişler. (14) numaralı satıra kullanılmayan oy pusulalarını yazınca, (15) numaralı satırdaki "geçersiz oy" toplamı da gereksiz bir şekilde şişiyor, çünkü (15) numaralı satır, (10)dan (14)e kadarki satırların toplanmasıyla elde ediliyor. Bu hatayı yapan sandık kurullarının hesabı tutturması mümkün değil. Dolayısıyla, Meyersson'un kullandığı "geçersiz oylar" verilerinin bir bölümü hatalı veriler. O sandıklar için gerçek "geçersiz oy" sayısını göstermiyorlar. Bu şekilde sandık kurullarınca yapılan hatalar ilden ile, ilçeden ilçeye nasıl değişiyor, tüm sandık sonuç tutanaklarının yüzde kaçında bu hata var, hemen belirlemek kolay değil. Ama şurası kesin ki, Meyersson'un kullandığı veri kümesini sakatlayan, dolayısıyla Meyersson'un vardığı sonuçları da sakatlayan bir olgu bu.
(ii) 2009 yerel seçimleriyle karşılaştırma
Meyersson bu seçimdeki geçersiz oyların sandıklara dağılımının bir seçim hilesi yapıldığının işareti olduğunu ileri sürüyor, ama önceki seçimlerdeki durumla karşılaştırma yapmıyor.
Önce, bu seçimde 30 büyükşehir için geçersiz oyları veren şu tabloyu dikkatinize sunuyorum:
2014 BB
|
Kullanılan Oylar
|
Geçerli Oylar
|
Geçersiz Oylar
|
Geçersiz, %
|
ADANA
|
1.277.115
|
1.227.801
|
49.314
|
3,86%
|
ANKARA
|
3.274.380
|
3.164.555
|
109.825
|
3,35%
|
ANTALYA
|
1.358.582
|
1.315.452
|
43.130
|
3,17%
|
AYDIN
|
684.636
|
653.789
|
30.847
|
4,51%
|
BALIKESİR
|
809.458
|
783.155
|
26.303
|
3,25%
|
BURSA
|
1.794.353
|
1.720.587
|
73.766
|
4,11%
|
DENİZLİ
|
643.433
|
611.845
|
31.588
|
4,91%
|
DİYARBAKIR
|
762.646
|
723.072
|
39.574
|
5,19%
|
ERZURUM
|
409.135
|
395.935
|
13.200
|
3,23%
|
ESKİŞEHİR
|
544.999
|
524.725
|
20.274
|
3,72%
|
GAZİANTEP
|
909.620
|
881.824
|
27.796
|
3,06%
|
HATAY
|
864.238
|
839.523
|
24.715
|
2,86%
|
İSTANBUL
|
9.067.393
|
8.724.840
|
342.553
|
3,78%
|
İZMİR
|
2.751.913
|
2.657.447
|
94.466
|
3,43%
|
KAHRAMANMARAŞ
|
614.382
|
593.986
|
20.396
|
3,32%
|
KAYSERİ
|
799.899
|
767.715
|
32.184
|
4,02%
|
KOCAELİ
|
1.069.728
|
1.024.289
|
45.439
|
4,25%
|
KONYA
|
1.262.689
|
1.205.325
|
57.364
|
4,54%
|
MALATYA
|
492.694
|
483.166
|
9.528
|
1,93%
|
MANİSA
|
924.927
|
885.759
|
39.168
|
4,23%
|
MARDİN
|
330.317
|
321.601
|
8.716
|
2,64%
|
MERSİN
|
1.060.859
|
1.016.158
|
44.701
|
4,21%
|
MUĞLA
|
583.247
|
557.889
|
25.358
|
4,35%
|
ORDU
|
463.054
|
440.428
|
22.626
|
4,89%
|
SAKARYA
|
595.627
|
576.368
|
19.259
|
3,23%
|
SAMSUN
|
802.705
|
770.201
|
32.504
|
4,05%
|
ŞANLIURFA
|
828.156
|
802.059
|
26.097
|
3,15%
|
TEKİRDAĞ
|
573.443
|
550.441
|
23.002
|
4,01%
|
TRABZON
|
475.785
|
459.858
|
15.927
|
3,35%
|
VAN
|
451.065
|
439.154
|
11.911
|
2,64%
|
2014 30-BB toplamı
|
36.480.478
|
35.118.947
|
1.361.531
|
3,73%
|
YSK verilerini kullanarak, 2009 yerel seçimlerinde büyükşehir statüsünde olan 16 yer için geçersiz oyları gösteren şu tabloyu hazırladım.
2009 BB
|
Kullanlan Oylar
|
Geçerli Oylar
|
Geçersiz Oylar
|
2009 Geçersiz %
|
2014 Geçersiz %
|
% Fark
|
ADANA
|
835.470
|
802.522
|
32.948
|
3,94%
|
3,86%
|
0,08%
|
ANKARA
|
2.533.176
|
2.440.455
|
92.721
|
3,66%
|
3,35%
|
0,31%
|
ANTALYA
|
539.782
|
524.052
|
15.730
|
2,91%
|
3,17%
|
-0,26%
|
BURSA
|
1.122.453
|
1.074.707
|
47.746
|
4,25%
|
4,11%
|
0,14%
|
DİYARBAKIR
|
360.973
|
349.230
|
11.743
|
3,25%
|
5,19%
|
-1,94%
|
ERZURUM
|
183.443
|
178.380
|
5.063
|
2,76%
|
3,23%
|
-0,47%
|
ESKİŞEHİR
|
392.825
|
378.540
|
14.285
|
3,64%
|
3,72%
|
-0,08%
|
GAZİANTEP
|
594.367
|
569.897
|
24.470
|
4,12%
|
3,06%
|
1,06%
|
İSTANBUL
|
7.199.083
|
6.946.435
|
252.648
|
3,51%
|
3,78%
|
-0,27%
|
İZMİR
|
2.043.178
|
1.972.359
|
70.819
|
3,47%
|
3,43%
|
0,03%
|
KAYSERİ
|
494.668
|
477.233
|
17.435
|
3,52%
|
4,02%
|
-0,50%
|
KOCAELİ
|
891.735
|
857.940
|
33.795
|
3,79%
|
4,25%
|
-0,46%
|
KONYA
|
537.776
|
521.199
|
16.577
|
3,08%
|
4,54%
|
-1,46%
|
MERSİN
|
456.339
|
439.265
|
17.074
|
3,74%
|
4,21%
|
-0,47%
|
SAKARYA
|
362.515
|
351.875
|
10.640
|
2,94%
|
3,23%
|
-0,30%
|
SAMSUN
|
313.710
|
299.805
|
13.905
|
4,43%
|
4,05%
|
0,38%
|
2009-16 Metro
|
18.866.391
|
18.166.597
|
699.794
|
3,71%
|
3,80%
|
2009'da Türkiye'de 16 il merkezi büyükşehir statüsündeydi. Ancak bu 16 ilde bile büyükşehir belediyesi mücavir alan sınırları il sınırlarını tamamen kaplamıyordu. 2013'te büyükşehir kanunu değiştirildi. Yeni kanunla büyükşehir olan il sayısı 16'dan 30'a çıkarıldı, ayrıca bu illerde büyükşehir mücavir alan sınırı il sınırlarına kadar genişletildi.
Yukarıdaki tabloda, 2009'da 16 büyükşehir için ortalama geçersiz oy oranı %3.71 iken 2014'te aynı büyükşehir kümesi için geçersiz oy oranının %3.80 olduğunu görüyoruz. Aradaki fark sadece %0.09!
Her büyükşehir için 2009 ve 2014'teki geçersiz oy oranlarını karşılaştırırsak, 3 il dışında aradaki farkın %0.50'den küçük olduğunu, 3 ilde ise bu farkın %1'in üstünde olduğunu görüyoruz.
(iii) Sandık Sayısının Azalması Geçersiz Oyları Arttırmış Görünüyor
Bu seçimlerden önce yürürlüğe giren yeni büyükşehir kanununun bir sonucu da, büyükşehirlerde İl Genel Meclislerinin lağvedilmesiydi. Daha önce büyükşehir statüsündeki illerde büyükşehir belediyesi sınırları bütün ili kapsamıyordu. Dolayısıyla o ilde yaşayan herkesin temsil edildiği yerel meclis, ancak İl Genel Meclisi idi. Ancak yeni kanunla birlikte, ilde yaşayan herkes, bağlı bulundukları ilçe belediye meclisi için oy verir hale geldi. İlçe belediye meclislerinin biraraya gelmesiyle oluşan Büyükşehir Belediye Meclisi de bütün ili temsil kabiliyeti kazandığı için İl Genel Meclislerine ihtiyaç kalmadı. Bunun yerel seçimlere yansıması, önceki seçimlerde seçmenin önüne üç sandık konurken sandık sayısının ikiye düşmesi oldu.
Önceki seçimlerde, büyükşehir belediye başkanlığı, ilçe belediye başkanlığı ve ilçe belediye meclisi seçimleri için üç ayrı oy pusulası bir sandıkta, İl Genel Meclisi seçimi oy pusulası diğer bir sandıkta ve muhtarlık seçimleri için üçüncü bir sandıkta oy kullanılıyordu. 3 sandık varken seçmen, oy kullanma kabinine her sandık için ayrı ayrı giriyor, bir kere oyunu kullanıp zarfı sandığa attıktan sonra sıradaki seçimin oy pusulası ve zarfını alıp tekrar kabine gidiyordu. Bu seçimde büyükşehirlerde sandık sayısı 3'ten 2'ye düşünce, ellerine önce belediye seçimleri için üç pusula ve (mavi) zarf verilen seçmenlerin sayıları ufak da olsa bazıları, oy kullanma kabinlerinde bulunan muhtar adaylarının kendi bastırdıkları oy pusulalarını yanlışlıkla zarflara koydular. YSK genelgelerine göre, bir oy zarfı içinde o seçime ait oy pusulalarının dışında herhangi bir kağıt veya madde bulunması halinde o zarf geçersiz sayılacağı için, bu şekilde yanlışlıkla belediye seçimleri zarfının içine muhtar pusulası koyanların oyları geçersiz sayılmak durumundaydı.
Benim görev yaptığım sandıkta biz bu problemi oy kullanma başladıktan yaklaşık bir saat sonra farkettik ve seçmenleri uyarmaya başladık. Ancak, bazı seçmenler bizim açıklamalarımızı dinlemeden, oy pusulalarını alıp kabine gittiler ve bu sırada bu hatayı yapanlar oldu. Son tahlilde benim görev yaptığım sandıkta bu şekilde içinden muhtar pusulası çıkan üç zarfı geçersiz saydık. Bu problemi tek farkeden biz değilmişiz ki, saat 10'dan itibaren telefonlarımıza siyasi partilerden bu yönde uyarı mesajları birbiri ardına düşmeye başladı. Saat 11 civarında bağlı olduğumuz ilçe seçim kurulundan, belediye ve muhtarlık seçimleri için oy kullanma kabinlerini ayırmamız talimatı geldi. Ancak bu, sıradaki seçmenlerin bekleme süresini iki katına çıkarmak anlamına geliyordu. Muhtarlık seçiminde mühür basma, pusula katlama vs yoktu. Seçmen, muhtar adayları tarafından ayrı ayrı bastırılmış pusulalardan birini alıp mor zarfa koyuyor ve bu şekilde oyunu kullanmış oluyordu. Muhtar seçimi için oy kullanmak 10-15 saniye sürerken, üç ayrı pusulada belediye seçimleri için oy kullanmak, bazı seçmenler için 2 buçuk, 3 dakikaya kadar uzanan bir zaman alıyordu.
Sandık sonuç tutanakları incelendiğinde, pek çok tutanakta bu şekilde içinden muhtar pusulası çıktığı için geçersiz sayılan zarfların (10) numaralı satırda yer aldığı ve altında ilgili açıklamanın yapıldığı görülüyor. CHP'nin STS sitesinde bu bilgiye ulaşılamıyor, sadece beş ayrı kategorinin toplamından oluşan geçersiz oylar bilgisi ((15) numaralı satır) yer alıyor. Meyersson'un analizi, geçersiz oy sayısında etkili olduğu görülen bu faktörü de hiç hesaba katmıyor.
Önceki seçimlerde, büyükşehir belediye başkanlığı, ilçe belediye başkanlığı ve ilçe belediye meclisi seçimleri için üç ayrı oy pusulası bir sandıkta, İl Genel Meclisi seçimi oy pusulası diğer bir sandıkta ve muhtarlık seçimleri için üçüncü bir sandıkta oy kullanılıyordu. 3 sandık varken seçmen, oy kullanma kabinine her sandık için ayrı ayrı giriyor, bir kere oyunu kullanıp zarfı sandığa attıktan sonra sıradaki seçimin oy pusulası ve zarfını alıp tekrar kabine gidiyordu. Bu seçimde büyükşehirlerde sandık sayısı 3'ten 2'ye düşünce, ellerine önce belediye seçimleri için üç pusula ve (mavi) zarf verilen seçmenlerin sayıları ufak da olsa bazıları, oy kullanma kabinlerinde bulunan muhtar adaylarının kendi bastırdıkları oy pusulalarını yanlışlıkla zarflara koydular. YSK genelgelerine göre, bir oy zarfı içinde o seçime ait oy pusulalarının dışında herhangi bir kağıt veya madde bulunması halinde o zarf geçersiz sayılacağı için, bu şekilde yanlışlıkla belediye seçimleri zarfının içine muhtar pusulası koyanların oyları geçersiz sayılmak durumundaydı.
Benim görev yaptığım sandıkta biz bu problemi oy kullanma başladıktan yaklaşık bir saat sonra farkettik ve seçmenleri uyarmaya başladık. Ancak, bazı seçmenler bizim açıklamalarımızı dinlemeden, oy pusulalarını alıp kabine gittiler ve bu sırada bu hatayı yapanlar oldu. Son tahlilde benim görev yaptığım sandıkta bu şekilde içinden muhtar pusulası çıkan üç zarfı geçersiz saydık. Bu problemi tek farkeden biz değilmişiz ki, saat 10'dan itibaren telefonlarımıza siyasi partilerden bu yönde uyarı mesajları birbiri ardına düşmeye başladı. Saat 11 civarında bağlı olduğumuz ilçe seçim kurulundan, belediye ve muhtarlık seçimleri için oy kullanma kabinlerini ayırmamız talimatı geldi. Ancak bu, sıradaki seçmenlerin bekleme süresini iki katına çıkarmak anlamına geliyordu. Muhtarlık seçiminde mühür basma, pusula katlama vs yoktu. Seçmen, muhtar adayları tarafından ayrı ayrı bastırılmış pusulalardan birini alıp mor zarfa koyuyor ve bu şekilde oyunu kullanmış oluyordu. Muhtar seçimi için oy kullanmak 10-15 saniye sürerken, üç ayrı pusulada belediye seçimleri için oy kullanmak, bazı seçmenler için 2 buçuk, 3 dakikaya kadar uzanan bir zaman alıyordu.
Sandık sonuç tutanakları incelendiğinde, pek çok tutanakta bu şekilde içinden muhtar pusulası çıktığı için geçersiz sayılan zarfların (10) numaralı satırda yer aldığı ve altında ilgili açıklamanın yapıldığı görülüyor. CHP'nin STS sitesinde bu bilgiye ulaşılamıyor, sadece beş ayrı kategorinin toplamından oluşan geçersiz oylar bilgisi ((15) numaralı satır) yer alıyor. Meyersson'un analizi, geçersiz oy sayısında etkili olduğu görülen bu faktörü de hiç hesaba katmıyor.
(iv) Meyersson karşılaştırma yaparken "diğer parametrelerin" eşit olup olmadığını kontrol etmiyor
Farklı disiplinlerde farklı şekillerde ifade edilse de bilimsel araştırmaların temelinde aynı ilke yatar. Fizikte ve diğer doğa bilimlerinde "kontrollü deney"den söz edilir. Burada deneyin iki bölümü vardır. "Kontrol" parametresi hariç diğer her şey bu iki bölümde aynıdır. Sadece kontrol parametresi değiştirilir ve onun sonuca etkisi irdelenir. Modern tıpta artık, klinik deneyleri esas alan "kanıta dayalı tıp" (evidence based medicine) yaklaşımı kabul edilmektedir. Klinik deneylerin en güvenilir biçimi ise, "çift körleme" yönteminin kullanıldığı deneylerdir. Burada ne hasta ne de hastanın doktoru, "deney grubu"nda mı yoksa "kontrol grubu"nda mı olduklarını bilmez. Böylece, etkisi araştırılan kontrol parametresi tüm harici etkilerden arındırılarak incelenebilir. Ekonomide aynı kavram, "Ceteris Paribus" adlı Latince terimle ifade edilir. "Diğer her şey aynı kaldığında" anlamına gelen bu terim, olaylar üstünde etkili olan çok sayıda etkenden sadece birinin etkisini ölçmeyi veya görmeyi amaçlar. Ben bir istatistikçi değilim, ama istatistiksel araştırmalarda en önemli noktalardan birinin, örnek kümesinin rastgele seçilmesi olduğunu biliyorum.
Meyersson'un analizi, sandık bazında Ak Parti oyları ile geçersiz oylar arasındaki korelasyonun bir kontrol değişkeni olarak kullanılabileceği varsayımına dayanıyor. O halde Meyersson, bu iki değişken dışında her şeyin bir sandıktan diğerine geçildiğinde değişmediğini varsayıyor demektir. Meyersson, bu iki değişken arasındaki korelasyonu belli büyükşehirler için hesaplıyor. Kayseri ve Konya gibi şehirlerde bu korelasyonun zayıf olduğunu, Ankara, İstanbul gibi illerde bu korelasyonun yüksek olduğunu belirliyor. Buradan da seçimde hile yapıldığı sonucuna ulaşıyor. Meyersson'un analizinde açıkça zikretmese de yer alan temel varsayım, Konya-Kayseri'den Ankara-İstanbul'a geçerken, diğer her şeyin aynı kaldığı varsayımı. Herhangi bir kritiğe tabi tutulmadan doğru kabul edilen bu varsayım şüphesiz sorgulanmalı.
Meyersson'un analizi, sandık bazında Ak Parti oyları ile geçersiz oylar arasındaki korelasyonun bir kontrol değişkeni olarak kullanılabileceği varsayımına dayanıyor. O halde Meyersson, bu iki değişken dışında her şeyin bir sandıktan diğerine geçildiğinde değişmediğini varsayıyor demektir. Meyersson, bu iki değişken arasındaki korelasyonu belli büyükşehirler için hesaplıyor. Kayseri ve Konya gibi şehirlerde bu korelasyonun zayıf olduğunu, Ankara, İstanbul gibi illerde bu korelasyonun yüksek olduğunu belirliyor. Buradan da seçimde hile yapıldığı sonucuna ulaşıyor. Meyersson'un analizinde açıkça zikretmese de yer alan temel varsayım, Konya-Kayseri'den Ankara-İstanbul'a geçerken, diğer her şeyin aynı kaldığı varsayımı. Herhangi bir kritiğe tabi tutulmadan doğru kabul edilen bu varsayım şüphesiz sorgulanmalı.
Bir şehir kümesinden diğerine geçerken "aynı kalmayan bir şey" seçime katılım oranı. Son seçim için il bazında seçime katılım oranlarına baktığımızda, %90 civarında bir kümelenme olduğunu görüyoruz. Ama Meyersson'un analizi, bir ildeki sandıklar bazında (ayrıca sandıklardaki korelasyonlar, o sandığın ait olduğu ilçe ortalamasına göre normalize ediliyor?) yapılan bir analiz. Bir ilde, Meyersson'un Ak Parti oylarıyla geçersiz oylar arasında bulduğunu düşündüğü korelasyon üzerinde seçime katılım oranının hiçbir etkisi olmadığını mı düşüneceğiz? Belli ki Meyersson böyle düşünüyor. Bu bana çok tartışmalı geliyor.
Yukarıdaki birinci bölümde, aynı kalmayan bir başka şeyi tartışmıştım. Bazı geçersiz oylar, seçmenin bilerek ve isteyerek, bir siyasi mesaj olarak geçersiz kıldığı oylar iken diğer bir kısım geçersiz oy ise hataen geçersiz olmuş oylar. Bir sandıktan diğerine geçerken, bu iki geçersiz oy kategorisinin oranının sabit kaldığını varsayamayız. Nasıl bir sandıktan diğerine geçerken Ak Parti'nin veya bir başka partinin oyları değişiyorsa (sonuçta seçim, bu değişimi ölçmenin adıdır) bilerek geçersiz atılmış oylar da aynı şekilde değişecektir. Meyersson sandık bazında Ak Parti oylarını mesela Saadet oylarına karşı veya başka bir partinin oylarına karşı çizseydi, pekala bu sonuçlara benzer sonuçlar bulabilirdi. Ama buradan seçimde hile olduğu sonucu çıkmaz.
Değişkenleri kontrol etmenin bir başka yolu, 2009 ile 2014 karşılaştırmasına bakmak olabilir. 2009 seçim sonuçlarına sandık bazında ulaşmak mümkün. Yukarıda, büyükşehir ölçeğinde 2009 ile 2014 seçimlerindeki geçersiz oy oranlarını verdim. Bu verilere bakınca, 2014 seçimlerindeki geçersiz oy oranları, 2009'la uyumlu görünüyor.
Meyersson blogdaki yazısını "Bu sonuçlar için seçimde hile yapıldığı haricinde geçerli bir açıklama sunuluncaya kadar, durumun başka bir şekilde olduğunu hayal etmek güç" diyerek bitiriyor. Ben de, "Bu sonuçlar için seçimde nasıl, ne şekilde hile yapıldığı açıkça örneklere dayanılarak gösterilene kadar, seçimde hile yapıldığı sonucuna ulaşmak güç" diyorum. Meyersson, elde ettiği sonuçların seçimde hile yapıldığını gösterdiğini iddia ediyor, ama bu seçim hilesinin nasıl, ne şekilde yapıldığını açıklamıyor. Meyersson'un analizi, seçimlerde yaklaşık 1 milyon sandık kurulu görevlisinin görev yaptığını, sandıkların (BDP'nin güçlü olduğu yöreler hariç) büyük bölümünde biri CHP diğeri MHP'yi temsil eden sandık kurulu görevlilerinin bulunduğunu tamamen gözardı ediyor. CHP ve MHP dahil, tüm partilerin ve bağımsız adayların müşahitlerinin de bütün süreci takip etme haklarının olduğunu ayrıca belirteyim. Bir sandıkta, başından sonuna kadar tüm seçim süreci en az iki muhalefet partisinden üyelerin gözetimi ve katılımı ile gerçekleştirilirken ve bu muhalefet partilerini temsil eden sandık kurulu üyelerinin imzaları tüm sandık sonuç tutanaklarının altındayken, izi geçersiz oy sayılarında bulunacak bir seçim hilesi nasıl yapılabilir? Meyersson'un analizi birşeyler gösteriyor olabilir ama bu sorulara cevap veremez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder