23 Temmuz 2016 Cumartesi

15 Temmuz: Yabancı medya ve analistlerin 5-6 ay öncesinden işaretini verdikleri darbe

2016 başından itibaren, çoğu Türkiye aleyhtarı olarak tanınan/bilinen analistler, "Türkiye'de bir askeri darbe olabilir mi?" sorusunu sormaya başlamışlardı. Sırayla örneklere bakalım.

1. MICHAEL RUBIN

American Enterprise Institute'da Türkiye düşmanlığıyla temayüz etmiş neocon Michael Rubin, 21 Mart 2016 tarihli yazısında "Türkiye'de darbe olabilir mi?" diye sormuştu. Tabii Michael Rubin'in sorusunu, "KEŞKE Türkiye'de bir darbe olsa da Erdoğan devrilse!" diye okumak daha doğru olacaktır.

Michael Rubin potansiyel darbecileri, "Merak etmeyin, Mısır'daki Sisi gibi, darbe yaparsanız Batı buna ses çıkarmaz" diyerek cesaretlendiriyordu.

2. Eski ABD Büyükelçileri Edelman ve Abramowitz'in tehditleri

Yine Mart ayında ABD'nin Ankara'da görev yapmış iki eski büyükelçisi, Erdoğan'ı açıkça tehdit ettiler. "Erdoğan ya hizaya gelecek, ya da onu hizaya getirmesini biliriz" anlamına gelen yazıları, darbenin yaklaştığını haber veriyordu.

3. Foreign Policy, "Erdoğan gibi bir problemi nasıl çözersiniz?"

15 Temmuz'dan tam bir ay önce, 15 Haziran'da Amerikan Foreign Policy dergisinde "Erdoğan gibi bir problemi nasıl çözersiniz?" başlıklı bir yazı çıktı. Yazıda Erdoğan "bir başarısızlık" olarak niteleniyor, "ABD çıkarlarını giderek tehdit ettiği" belirtiliyordu. Sorun belliyse çözüm neydi? Şu satırlara dikkat:

Özetle, Erdoğan'ı demokratik yollarla devirmenin imkansıza yakın olduğu belirtildikten sonra "Peki ne yapılabilir?" diye soruluyor. "Kabul etmek gerekir ki, çok küçük ihtimali olan "kara kuğu" tabir edilecek nadir olaylar Erdoğan'ı devirebilir. 2013'teki Gezi protestoları gibi uzun süre milyonların sokaklarda Erdoğan'ı protesto etmesi onu durdurabilir. Gözardı edilmemesi gereken diğer bir ihtimal de, özellikle Erdoğan'ın yükselen despotizmi ve anayasayı hiçe saymasına karşı kitlesel muhalefetle birleştiğinde BİR ÇEŞİT ASKERİ MÜDAHALEDİR. Eğer Türkiye'de durum giderek kötüleşirse, ordunun ÜLKEYİ KURTARMAK ADINA Erdoğan'a sırt çevirebileceği düşünülebilir."

17/25 Aralık darbe girişimiyle 15 Temmuz darbesinin aynı kaynaktan besleniyor olması tesadüf değil. Foreign Policy makalesindeki senaryo tam olarak bu.

"There are a handful of other developments — admittedly, low-probability events, true black swans, really — that could throw a wrench into Erdogan’s works were they to emerge. The eruption of another mass protest movement, like the one that rocked Erdogan’s government in 2013 in Gezi Park, involving millions of citizens taking to the streets in peaceful protest for an extended period of time, could in theory give pause to his headlong rush for the imperial presidency.

Some kind of military intervention also can’t be dismissed entirely — especially if coupled with widespread popular opposition to Erdogan’s rising despotism and disregard for Turkey’s existing constitution. Though conventional wisdom maintains that Erdogan’s trumped-up court cases against the Turkish officer corps early in his tenure successfully neutered the military of any residual instinct to ever again play a role in the country’s politics, a few analysts have recently raised doubts about that assessment. The suggestion is that starting in 2014, and especially since his resumption of all-out war against the PKK, Erdogan has increasingly come to rely on a tactical alliance with the military to confront some of their common domestic opponents, thereby inevitably resurrecting the military’s power, its standing, and perhaps its ambitions. Should Turkey’s situation continue to deteriorate, the theory goes — increased terrorism, political strife, and worsening relations with traditional Western partners, for example — it’s not unthinkable that the military would turn on Erdogan in order to “save” Turkey from his road to Islamist dictatorship and state failure."

4. Gönül Tol, Foreign Affairs, "Türkiye'nin bir sonraki darbesi"

30 Mayıs 2016'da Amerikan Foreign Affairs dergisinde Gönül Tol imzasıyla "Türkiye'nin bir sonraki darbesi" başlıklı yazısı yayınlandı.

Yazıda ilk dikkati çeken nokta, daha ilk cümlelerde Türkiye'nin bir yıldır yürüttüğü terörle mücadelenin "Kürtlere karşı" bir savaş olduğunun nitelenmesiydi. Ama asıl önemlisi Foreign Affairs'deki bu yazı, açık bir şekilde "Nasıl yaparsak Türkiye'de bir darbeyi başarıya ulaştırırız?" sorusuna cevap arıyor olmasıydı.

Yazının can alıcı paragrafı, yaklaşmakta olan darbenin başarıya ulaşması için GEREKLİ ŞARTLARI şöyle sıralıyordu:

"Eğer PKK ile çatışmalar kontrolden çıkarsa, eğer Batı vilayetlerindeki kitlesel şiddet bir güvenlik açığına yol açarsa, ekonomi duraklamaya girerse ve bunlar hükümeti giderek daha otoriter yaparsa, bu durum kitlesel protesto gösterilerine yol açabilir. Eğer Erdoğan aşırı bir polis şiddetiyle karşılık verir ve daha fazla kan dökülürse, generallerin harekete geçmesi yönünde bir toplumsal baskı oluşabilir. Yine de ordu, doğrudan yönetime el koymak yerine, Erdoğan'ı istifaya zorlamayı tercih edecektir. Türkiye bir askeri cuntayla yönetilecek devirleri çoktan geride bıraktı."

Bir yönüyle yazı "Türkiyenin bir sonraki darbesi" dedikten 45 gün sonra haklı çıkmış oluyor. Ama diğer yönüyle, darbecilerin, Foreign Affairs'in nasihatlerini pek kaale almadıkları görülüyor :) Eh, o kadar kusur her Amerikan uşağında bulunabilir :))

5. Peter Korzun, "Erdoğan başta kaldığı sürece Türkiye'ye huzur yok"

Michael Rubin'in Türkiye'de darbe çağrısı yapması üzerine heyecanlanan pek çok analistten biri de belli ki Peter Korzun. "Türkiye: Darbenin kenarında mı?" diye sorduğu yazısı 19 Mayıs 2016 tarihli.

Korzun askeri darbenin kapıda olduğunu ima ettiği yazısını, şu mealde sözlerle bitiriyor: "Türk halkının önünde çok basit bir tercih var: Ya barış ve refaha giden yolda çılgınlığın yerine erdem ve zekayı [siz ABD uşaklığı diye anlayabilirsiniz] ikame edecek. Ya da iç savaş ve yıkım yolunda giderek daha da alçalacak. Erdoğan iktidarda olduğu müddetçe ülkenin bir geleceği yok gibi görünüyor."

"Ya hizaya gelirsiniz, ya da "bizim çocuklar" sizi hizaya getirir" demiş yani.


"Turkish people have a very simple choice: either to replace insanity with intelligence and wisdom on the way to peace and prosperity, or continue on the present downward course under the smoldering ashes of civil war and destruction. With Mr Erdogan in power the country seems to have no future."

6. Rus görüşü: "Erdoğan Türkiye'de bir darbeyi nasıl engelleyebilir?"
Sadece Amerikalılar darbe çağrısı yapacak değil ya, bir karşı atak da Ruslardan geliyor. 26 Mayıs'ta Sputnik Haber sitesinde "Erdoğan'ın açmazı: Türkiye'de bir askeri darbeyi ne tetikleyebilir?" başlıklı bir yazı yayınlanıyor (Sputnik Türkiye'de engelli olduğu için başka bir siteden kaynak veriyorum). Bu yazı, Pavel Shlykov adlı bir Rus analistin bir raporuna dayanıyor. Shlykov analizini lşöyle tamamlıyor:

"Dünya şu anda Moskova ile Ankara arasında derin bir çatışmaya tanıklık ediyor. Bu çatışma, çatışmanın asli unsurlarının SAHNEYİ TERKETMESİ HALİNDE sona erebilir."

Çok ilginç. 15 Temmuz darbesinin, Türkiye-Rusya ilişkilerinin iyileşmesinin hemen ardından gelmesi, Rus uçağını düşüren Türk pilotun darbeciler arasında yer almasıyla birlikte düşünüldüğünde, 15 Temmuz darbesinin bir "karşı darbe" olduğu söylenebilir.

"The world is now witnessing a deep conflict between Moscow and Ankara, which could ease with its main participants leaving the stage."

7. Wall Street Journal, "Asker darbe yapmaya hazırlanıyor"

Gönül Tol'un Foreign Affairs yazısı dahil olmak üzere son 6 ayda Batı'da Türkiye'de bir askeri darbe ihtimalini gören (veya kaşıyan) yazılardaki önemli bir vurgu, Temmuz 2015te başlayan terörle mücadele döneminde Erdoğan'ın askere açık çek verdiği, bunun da generalleri darbe yapmak için cesaretlendirdiği idi.

Bu vurgunun tipik bir örneğini Amerikan Wall Street Journal gazetesinde, darbeden 2 ay önce, 15 Mayıs'ta yayınlanan şu yazıda görüyoruz. "Türk ordusunun etkisi yeniden artıyor" başlıklı yazı özetle "Erdoğan Kürtlere karşı savaşında orduya açık çek verdi, ama generaller Ergenekon-Balyoz davalarını unutmadılar. Darbe yapmaya hazırlanıyorlar" diyor.


8. Washington Times, "Türkiye'de darbe ANCAK ABD desteklerse başarıya ulaşır"


Bir de sağ gösterip sol vuranlar var:) Amerikan Washington Times gazetesinde 7 Nisan'da çıkan bir yazıda "Erdoğan askeri darbe tehdidini kullanarak gücünü arttırıyor, muhalefeti sindiriyor" deniyor. Yazıda, eski CHP milletvekili ve halihazırda ABD'de neoconlara ait düşünce kuruluşu görünümlü psikolojik harekat merkezinde çalışan Aykan Erdemir'le mülakat yapılmış.

Yazıda dikkat çeken bir başka bölüm, anonim bir Türk kaynağa dayandırdıkları değerlendirmeler:

"bir askeri darbenin gerçekleşmesinin tek yolu, ABDden gerçekten açık bir destek olmasıdır. Washington, DARBE BAŞARIYA ULAŞMADIKÇA, o desteği verdiğini kabul etmeyecektir. ... Demek istediğim, evet ABD eğer aniden bir darbe olursa Erdoğan'ın görevine dönmesi için parmağını kımıldatmaz, ama ABD'nin gerçekten bir darbeyi gizlice destekleyeceğini düşünmek bir fantezidir."

"... the only way a military coup could happen would be if there was really clear support from the U.S. Washington would never admit to giving that support unless a coup was a success ... My point is that sure, the U.S. might not lift a finger to put Erdogan back in power if a coup suddenly happened, but it’s a fantasy to think the U.S. would actually covertly back a coup to begin with.”

Bu yazıda, Mart-Mayıs 2016 arasında yabancı medya ve analistlerin Türkiye'de darbe ihtimalini gündeme getirdikleri 8 makale ve yazıya atıfta bulundum. Bunların önemli kısmını o günlerde gördük ve "Erdoğan'ı deviremeyen Batılılar çıldırdı" diyerek, doğrusu pek de önemsemedik. Ama hepsi bıraraya gelince, bence şöyle bir tablo ortaya çıkıyor. ABD'de, özellikle Pentagon'da bir grubun şiddetli bir şekilde Türkiye aleyhtarı olduğunu biliyoruz. Bu çevreler Mart-Mayıs aylarında bir darbe balonunu havalandırdılar, tabiri caizse bir ihale açtılar. Zaten yıllardır Türkiye düşmanı her faaliyete canı gönülden destek veren FETÖ de memnuniyetle bu ihaleyi aldı.

Allah azizdir, intikam sahibidir.





17 Temmuz 2016 Pazar

Gülen, Kuran ayetlerini yanlış anladığını itiraf etmişti

Atlantic dergisi Ağustos 2013'te Gülen'le röportaj yapmış. Röportajda Gülen'e, geçmişte vaazlarında antisemitik ifadeler kullanması soruluyor:

http://www.theatlantic.com/international/archive/2013/08/a-rare-meeting-with-reclusive-turkish-spiritual-leader-fethullah-gulen/278662/
SORU: "Some statements concerning Jews or Israel in your early sermons have been perceived as anti-Semitic. How do you respond to this?"
GÜLEN: "I sincerely admit that I might have misunderstood some verses and prophetic sayings. I realized and then stated that the critiques and condemnations that are found in the Koran or prophetic tradition are not targeted against people who belong to a religious group, but at characteristics that can be found in any person."
"Samimi olarak KABUL EDİYORUM ki bazı AYETLERİ ve hadisleri YANLIŞ ANLAMIŞ olabilirim. [Bu hatamı] FARKETTİM ve sonrasında, Kuranda ve hadiste [Yahudiler aleyhinde] yer alan eleştiriler ve kınamalar belli bir dini gruba [YAHUDİLERE] yönelik değildir, HER İNSANDA bulunabilecek kişilik özellikleri hakkındadır."
Fetullah Gülen'e tabi olan herkesin sorması gereken ilk soru şu: Eğer Gülen kendi ağzından, Kuranın bazı ayetlerini YANLIŞ ANLADIĞINI itiraf ediyorsa, DAHA BAŞKA hangi ayetlerini yanlış anlamış olabilir?
Sormaları gereken ikinci soru da şu: "Madem Kur'anda Yahudiler hakkındaki ayetler, Yahudileri değil, o kişilik özelliklerini taşıyan herkesi kastediyor olabilir, acaba Maide Suresi 77-80. ayetlerde lanetlenenler arasında BİZ de var mıyız?"
"De ki: "Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, bir çoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın." İsrailoğullarından inkar edenler, Davud ve Meryemoğlu İsa diliyle lanetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü. İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü! Onlardan birçoğunun inkar edenleri dost edindiklerini görürsün. Andolsun ki kendileri için önceden (ahirete) gönderdikleri şey; Allah'ın onlara gazap etmesi ne kötüdür! Onlar azap içinde ebedi kalıcıdırlar."

16 Temmuz 2016 Cumartesi

Darbecilerin idam edilmesi hukuki midir?

Hukukçu değilim, ama siyaset teorisinin hukukla kesişimi üstünde epeyce çalıştım. Her ne kadar 2004'te ceza kanunumuzdan AB uyumu çerçevesinde idam cezası kaldırıldıysa da, darbeci düşman unsurların idam edilmesi için 2 yolun siyaset bilimciler ve hukukçular tarafından araştırılması gerektiğini düşünüyorum.

Birincisi, düşman güçlerinin devletin resmi televizyonunu ele geçirmeyi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Genelkurmay Başkanını rehin almayı başararak, ülkede anayasal düzeni ilgaya kısmen muvaffak oldukları gerçeğidir. Bu durumda, dün gece Türkiye'de anayasal hukuk düzeninin ve dolayısıyla bu düzenin sağladığı temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı kabul edilebilir. Darbe suçu işlendiği anda ceza kanunu hükümlerinin uygulama imkanı olmadığından ötürü, sözkonusu suç kurulacak olağanüstü bir mahkemede (İstiklal Mahkemesi) yargılanıp idam cezası verilebilir.

Peki böyle bir mahkemede hangi kanuna göre ceza vereceksiniz? Burada, özellikle ABD'de 11 Eylül sonrasında yoğun bir biçimde tartışılan, El Kaide ve DEAŞ gibi örgütlere katılan ABD ve diğer Batılı ülke vatandaşlarının, sahip oldukları vatandaşlıktan kaynaklanan haklardan faydalanıp faydalanamayacakları konusu gündeme geliyor. Bu literatür incelenebilir. Burada "enemy combatant" (düşman milis) kavramı önemli.

Darbecilerin düşman silahlı unsurları oldukları kabul edilirse, Türkiye'de anayasal düzeni değiştirmek için harekete geçtikleri andan itibaren, TC vatandaşlığını terkettikleri, düşman silahlı unsuru (enemy combatant) haline geldikleri değerlendirilebilir. O zaman da mevcut Ceza Kanunu'na göre değil, uluslararası savaş hukukuna göre yargılanabilirler. Sivillere ateş açmaları, insanlığa karşı işlenen bir savaş suçudur. Bu suçun da cezası idamdır.