Bu duanın dikkat çekici yanı, daha doğrusu bu vaazın meşhur olmasının asıl sebebi, Gülen'in bu sözleri söylerken, tıpkı bugünkü bedduasında olduğu gibi adeta kendinden geçmesi ve sonunda, cami kürsüsünde bayılmasıydı! Şadırvan 2, bu spektaküler finaliyle "Gülen vaaz ve sohbetleri Top -10" listesinde her zaman üst sıralarda hak eden, "unutulmaz" bir vaazdı.
İşte ben de Gülen'in bugün ettiği bedduanın vahim bir hata olduğunu, 1990'daki Şadırvan 2 vaazından hareketle göstermeyi düşündüm ve bu vaazın video görüntüsünü aramaya başladım. Youtube'da karşıma çıkan ilk video, 1 saat 47 dakika 21 saniye süren, vaazın başından sonuna kaydedilmiş olduğu izlenimi veren videoydu:
Derken, "Vuqarceferov" adlı youtube kullanıcısının yüklediği şu videoya rastladım:
İsminden anlaşılacağı üzere bu kullanıcı Azeriydi. Bu vaazın da zaten temel konusu, Ocak 1990'da Azerbaycan'daki protestoları kanlı bir şekilde bastıran Sovyet zulmü ve Azerilerle dayanışma olduğu için bu viodeyu paylaştığı anlaşılıyordu. Bu video vaazın bir zamanlar youtube'da geçerli olan 10 dakika sınırlaması nedeniyle 3-4 parça halinde yüklenen bölümlerinden 3üncüsü idi ama sonuçta, benim aradığım dua ve bayılma sahneleri bu videoda mevcuttu. Mevcuttu ama her nedense(!) bu sahneler birinci videoda yer almıyordu! 9 dakika 51 saniyelik bu videoya "ikinci video" diyeceğim.
Ne var ki, Şadırvan 2 vaazıyla ilgili hafızamı biraz zorlayınca, ama vaazda bu bölümden hemen önce yer aldığını gayet iyi bildiğim bir bölümün ikinci videoda de yer almadığını farkettim! Bu bölümde Fethullah Gülen, kendisinin Edremit'ten Marmara'ya kadar zeytinlikleri olduğunu iddia eden Türkiye'deki muarızlarına karşı, bu iddiaların bir iftira olduğunu belirtiyor, ardından hem kendisine karşı Türkiye içinde düşmanlık yapanlara hem de Azerbaycan'da kan döken Sovyetler özelinde tüm dünyada İslam'a ve müslümanlara düşmanlık yapanlara karşı duaya geçiyordu.
Biraz daha araştırınca, facebook'ta paylaşılmış şu videoyu buldum:
https://www.facebook.com/video/video.php?v=1536618288443
Bu videoya da "üçüncü video" diyeceğim. Üçüncü video, ikinciden de kısa, sadece can alıcı bölümlerin alındığı, 6 dakika 53 saniye süren bir parça.
Her ne kadar ikinci ve üçüncü videolar, Şadırvan 2 vaazından alınma 10 dakikadan kısa parçalar olsa da, bu videoların cemaat tarafından değişik zamanlarda sirkülasyona verilmiş tam sürüm vaazlardan alınmış parçalar olduğunu söyleyebiliriz. Yani karşımızda, aynı vaazın cemaat tarafından montajlanmış üç farklı sürümü bulunuyor.
Şimdi, Şadırvan 2 vaazının gerçek akışını bu 3 videoyu kullanarak oluşturabiliriz. Buna göre vaazın sonunda Gülen, Muhammed İkbal'in Milli Mücadele sırasında Lahor'da yaptığı ateşli konuşmayı anlatır, sonra kendisi İkbal'in yardım çağrısı ve duasına paralel bir yardım çağrısı ve dua yapar ("İkbal" faslı). Ardından, kendisine atılan Edremit'ten Marmara Denizi'ne kadar zeytinlikleri olduğu iddiasını iftira olarak niteler ("Edremit-Marmara" faslı). Sonra cemaati kendisiyle birlikte duaya çağırır ve meşhur "Sana havale ediyorum!"la biten duasını yaparken bayılır ve ortalık karışır ("dua ve bayılma" faslı). Bir süre sonra kolonyayla yelpaze sallamayla vs ile kendine gelir ve vaazını bitirir ("dönüş ve final" faslı).
"İkbal" faslı, birinci videoda şöyle ilerliyor (1:39:24'dan itibaren)
"Ben diyeceğim ki, ya Rasulallah sana, günahına ağlamış insanların gözyaşını getirdim. Evet ya Rasulallah, evet ya Rasulallah! Sana günahına ağlamış insanların gözyaşıyla geliyorum ve üzerine, Azerbaycan'da dökülen kandan bir damla döküyorum. Ki, ben bunu cennetlerin kevseriyle değiştirmem. Verdiğimiz, vereceğimiz şey ruh-u Seyyidü'l-Enamı çoktan beri hoşnud edemedi. Bari ağlamalarımızla olsun, bari hicranlarımızla OLSUN////DEĞERLİ kardeşlerim"
Videoyu görüntü ve ses olarak takip ederseniz, yukarıda kesme işaretiyle belirttiğim noktayı çok farkedemiyorsunuz, ama işte o noktada ALTIN MAKAS devreye girdi ve bir montaj yaptı!
(Montaj noktası 1:40:17)
Şimdi, ikinci videoda "İkbal" faslının nasıl yer aldığını görelim (07:13'ten itibaren)
""Ben diyeceğim ki, ya Rasulallah sana, günahına ağlamış insanların gözyaşını getirdim. Evet ya Rasulallah, evet ya Rasulallah! Sana günahına ağlamış insanların gözyaşıyla geliyorum ve üzerine, Azerbaycan'da dökülen kandan bir damla döküyorum. Ki, ben bunu cennetlerin kevseriyle DEĞİŞTİRMEM////VE BİR GECE, iki gece, üç gece..."
Bu sefer ALTIN MAKAS kendisini daha belli ediyor! Yukarıda kesme işaretiyle belirttiğim noktada kopukluk var. Birinci videoda "İkbal" faslının sonunda yer alan iki cümlenin ("Verdiğimiz, vereceğimiz"le başlayıp "hicranlarımızla olsun"la biten kısmı) çıkarıldığını, "Edremit-Marmara" faslının olduğu es geçildiğini ve "dua ve bayılma" ile devam edildiğini görüyoruz.
(Montaj noktası 07:46)
Şimdi "dua ve bayılma" faslının yer aldığı ikinci ve üçüncü videolara bakalım. İkinci videodaki montaj noktasından takip edelim:
"Ve bir gece, iki gece, üç gece, sizin inlemenizi istirham ediyorum. Ben kimim ki dua edeyim de kabule karin olsun. Bazen şöyle yaklaştım arkadaşlarıma. Dert çok büyük dedim. Ben çok mücrim, dua ediyorum, benim duam yetmiyor. Ne olur Allah aşkına, bana duada yardımcı olun! Allah aşkına bana yardımcı olun! Allah aşkına duada bana yardımcı olun! Ve şöyle deyin: Allahım, içte ve dışta, öteden beri imana, Kur'ana ve Resulullaha ve ehl-i imana düşmanlık yapanları sana havale ediyorum! Beddua etmedik. Bedduaya Amin demedik. Yeter Allahım! Yeter Allahım! Yeter Allahım! Yeter Allahım! Sana havale ediyorum!"
"Ve bir gece, iki gece..." diye başlayıp devam eden "dua ve bayılma" faslı, üçüncü videoda, önceki faslın, yani "Edremit-Marmara"nın hemen ardından, kesintisiz bir şekilde geliyor. 03:46'dan itibaren, yukarıdakiyle aynı şekilde yer alıyor.
Şimdi, sadece üçüncü videoda olan "Edremit-Marmara" faslına geliyorum. Bu kısa videoda, "İkbal" faslı hiç yer almıyor (Bir altın makas işlemi olarak değil, vurgulanmak istenen kısım zaten uzun vaaz içinden seçilip çıkarılması gerektiği için yer almıyor). Videonun başından itibaren şöyle:
"Dünyada benim hiç bir muradım olmadı. Elliyi aşarken hiçbir muradım olmadı. ... Bir dikili taşım yoktur. Edremit'ten Marmara Denizi'ne kadar benim zeytinlerim olduğunu söyleyenler oldu. Apartmanlarım olduğunu söyleyenler oldu. ... Ama ben, Selahaddin Eyyubi gibi, "Mescidi Aksa bilmem kimin elindeyken, gülmeyi kendime haram" dedim. "Haram olsun!" dedim. Yumuşak döşekten bahsediyorlar. Güldüm ona. Onu başkalarına sormak lazım. Ben 30 sene evvel altıma bir hasır koymuştum, hala o hasırlar üzerindeyim! Hasırımı değiştirmedim! ... Bir şom ağızlılık daha yaptım. Bir kere daha sizi iz'ac edecek şeyler konuştum. Bir kere daha mele-i A'la'da reddedilecek sözler sarfettim. Bir kere daha ruh-u Seyyidü'l-Enam'ı rencide ettim. Bir kere daha temiz vicdanlara çuvaldız sapladım. Allah beni affetsin. Boşluğum, demek... Keşke onlar deseydi ben de demeseydim. Demeseydim. Çünkü ben, Ümmet-i Muhammed'in derdinden başka bir şey düşünmek istemedim. Derdim o olsun dedim. "Allahümmec'alni halimen selimen, ve evvahen müniba" dualarım içinde terketmediğim dualardandır. İnleyen insan olayım. Çünkü Alem-i İslamın durumu inlenecek durumdur! İnleyen insan olayım. Ve bir gece, iki gece, üç gece..."
Bu şekilde üçüncü videoda "Edremit-Marmara" faslından "dua ve bayılma"ya geçildiğini görüyoruz.
Şimdi, elimizdeki üç videoda, bu dört faslın nasıl yer aldığını görebiliriz:
Birinci video: "İkbal" ---> "dönüş ve final"
İkinci video: "İkbal" ---> "dua ve bayılma"
Üçüncü video: "Edremit-Marmara" ---> "dua ve bayılma"
Ve bu üçünü bir araya getirerek, Şadırvan 2 vaazının doğal akışını şöyle tespit ediyoruz:
"İkbal" ---> "Edremit-Marmara" ---> "dua ve bayılma" ---> "dönüş ve final"
Cemaat bir nedenden ötürü, youtube'da yayınlanan "resmi sürüm"de ne "Edremit-Marmara" ne de "dua ve bayılma" fasıllarına yer vermemiş, onları ALTIN MAKASla kesip çıkarmış. Ama, youtube ve facebook'ta dolaşan iki farklı sürümden birinde "dua ve bayılma"nın yer aldığını, sadece "Edremit-Marmara"nın montajlanarak çıkarıldığını, diğerinde ise her ikisinin de yer aldığını görüyoruz.
Böylece, Fethullah Gülen'in 28 Ocak 1990'da İzmir Şadırvan Camii'nde verdiği "Şadırvan 2" vaazının, cemaat tarafından, şimdilik tam olarak kestiremediğimiz mülahazalarla zaman içinde yapılmış üç farklı sürümünü görmüş olduk. Ortalıkta Gülen'in "sohbet", "vaaz", "konuşma"sı gibi adlarla sirkülasyona sokulan ses ve görüntü kayıtlarını değerlendirirken, daha cemaat dışındaki kötü niyetli montajcılara gelmeden, cemaat tarafından dahi montaja tabi tutulmuş olabileceklerini her zaman hatırda tutmak gerek.
Son olarak, Gülen'in 1990'da serfettiği, yukarıda alıntıladığım "Selahaddin Eyyubi gibi, "Mescidi Aksa bilmem kimin elindeyken, gülmeyi kendime haram" dedim. "Haram olsun!" dedim." sözlerinden, Mavi Marmara için sarfettiği "Otoriteden izin alınmalıydı" sözlerine nasıl gelindiğini takdirlerinize bırakıyorum. Biz, Selahaddin Eyyübi'nin sözünü kendine düstur edinmiş Fethullah Gülen'i sevdik ve o Gülen'e kalbimizde, dualarımızda yer verdik. İşgalci İsrail'i "otorite" tanıyan Gülen'i değil!
5 yorum:
Çok saçma yorumlar bunlar. Bi insanın 1990 yılına kadar hiç beddua etmemiş olmasi 2013 ten sonra beddua etmeyeceği anlamına gelmez. Artı oradaki konu beddua değil diye 4444 defa aciklama yapıldı anlayanlar tarafından. Anlamiyorsaniz bir anlayan dinleyin. Orada şartlı yeminlesme var , ise ise isek isek vs... amaaaaan çok dil döküldü, ama zaten anlamiyorsunuz, boşver sene. ..
Şu vaazlara tenkit için ayırdığın vakti anlamak için ayirsaydin 2013 ten sonraki sözlerin de beddua olmadığını anlardin... hem de mavi Marmara tuzaginin arkasındaki iki yuzlulukleri de görme Şansın olurdu belki. .. yazık
@Meryem: Siz kalbi fesat, ağzı beddua dolu bir şerirler topluğusunuz. Ne kadar uğraşsanız boş.
Kimin ne yaptığı çıktı ortaya.otorite diyenlere demedik laf bırakmayıp.şimdi kapısında bekliyor.mavi marmara yi da sattılar ışte...........bence bu yazıyı yazdığın kadar zaman da tovbe istiğfar için ayır.iftiralarina
Olgun Geçkin, benim yazdıklarım iftira değil, aklını beynini kullanan herkesin yapabileceği gözlemler.
Yorum Gönder