Bir ay kadar önce The Times'da okumuştum, Sam Shuster adlı bir dermatologun yayınladığı bir bilimsel makalede Karl Marx'ın, şiddetli psikolojik etkileri olabilen bir cilt hastalığı şikayeti olduğu ileri sürülüyormuş.
Shuster, Marx'ın yazıları ve mektuplarında değişik tarihlerde verdiği bilgilerden hareketle Marx'ın hidradenitis suppurativa adlı bir cilt rahatsızlığı olduğunu tespit etmiş. Bu hastalığa yakalananlar öfke nöbetlerine kapılır, görünüşleri olumsuz etkilendiği için kendilerine saygıları azalır, moralleri bozulur ve kendilerinden nefret etmeye başlarlamış. İlginçtir ki bu hastalık daha 1839'da bir Fransız doktoru tarafından tespit edilmiş, ama İngiltere'de bilinmiyormuş, dolayısıyla Marx'a doğru teşhis hiçbir zaman konulamamış. Kendi iç dünyasında yaşadığı çalkantılar, gerilimler Marx'ı insanlık tarihini bir sınıf mücadelesi olarak görmeye daha bir itmiş, burjuvaziye duyduğu nefreti keskinleştirmiş olabilir. Kaderin şu cilvesine bakın ki, eğer bu hastalığı teşhis ve tedavi edilmiş olsaydı, belki Marx bildiğimiz Marx olmayacak, Kapital'i yazmayacaktı. Kimbilir?
İlgimi çeken diğer bir haber, Amerikan ABC kanalının web sitesinde, İsrail'in son Suriye saldırısıyla ilgili. Bu haber, İsrail'in uydu ve havadan gözetleme teknolojilerinde geldiği son noktalar hakkında başka kaynaklarda ulaşılmasının zor olduğunu düşündüğüm teknik bilgiler veriyor.
Son olarak, geçenlerde İngilizce Zaman'da rastladığım bir haber ise beni endişeye sevketti. Kudüs'ten verdiği haberlerle tanıdığım Ayşe Karabat bu kez, "İlk kurşun" şehri Ayvalık'tan haber veriyor. Kimi Ayvalık'a yıllar önce yerleşmiş, kimi yakın zamanlarda gelmiş, Ayvalık'ta iş tutmuş Kürt vatandaşlarımıza yönelik örtülü boykot ve ufak çaplı da olsa bazı saldırılar olduğunu yazıyor Karabat. Bu haber Zaman'ın Türkçe baskısında yer alıyor mu diye baktım ama göremedim. Bizleri güneydoğu'da verdiğimiz şehitler kadar üzüntü ve endişeye sevketmesi gereken bir haber bu.